Halka Açık Şirketlerde İmtiyazların Kaldırılması

Halka Açık Şirketlerde İmtiyazların Kaldırılması

10 Ocak 2020 tarih ve 31004 sayılı Resmi Gazete’de Sermaye Piyasası Kurulu tarafından II. 28.1 sayılı Oy Hakkına ve Yönetim Kurulunda Temsil Edilmeye İlişkin İmtiyazların Kaldırılmasına İlişkin Esaslar Tebliği (“Tebliğ”) yayınlanmıştır. Tebliğin amacı finansal tablolarına göre üst üste beş yıl dönem zararı eden halka açık ortaklıklarda oy hakkına ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyazların kaldırılmasına ilişkin konularda düzenleme yapmaktır.

Tebliğin dayanak hükmü 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 28. Maddesi olup, anılan madde uyarınca  finansal tablolarına göre üst üste beş yıl dönem zararı eden halka açık ortaklıklarda, oy hakkına ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyazlar Sermaye Piyasası Kurulunun (“Kurul”) kararı üzerine kalkar. Zarara neden olan faaliyetlerin makul ve zorunlu olduğu durumlar istisna tutulmuş olup, bu hallere ilişkin belirleme Kurul tarafından yapılacaktır. Kamu kurumlarının sahip olduğu imtiyazlı paylar bakımından bu hüküm uygulanma alanı bulmayacaktır.

İmtiyazların kaldırılmasına dair 28. Madde ile Tebliğ ile getirilen hükümleri değerlendirebilmek için öncelikle oy hakkı ve yönetim kurulunda temsil edilme imtiyazının ne anlama geldiği ve bunun kaldırılmasının ne gibi sonuçlar doğurduğu üzerinde durulmalıdır.

İmtiyaz, oy hakkı, kar payı gibi haklarda paya tanınan üstün bir hak veya kanunlar ile öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır. İmtiyaz şirketin ilk ana sözleşmesi ile veya esas sözleşmesi değiştirilerek tanınabilir. Sermayesinin yarısından fazlası devlet, diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait anonim şirketlerde ve iştiraklerinde; bunların sahip oldukları paylara tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere, diğer paylara veya pay sahiplerine herhangi bir imtiyaz tesis edilemez. Bu hüküm, payları borsada işlem gören anonim şirketlere, kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara uygulanmaz.

Oyda imtiyaz, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı tanınarak oluşturulabilir. Örneğin, bir şirkette her bir payın 1 TL nominal değer ile çıkartıldığını düşünelim. Herhangi bir imtiyazın bulunmadığı durumda, her ortak en az 1 oy hakkına sahip olacakken, oyda imtiyaz tanınması halinde bir paya birden fazla oy hakkı (örneğin bir pay için 5 oy hakkı) verilebilecektir. Haklı sebeplerin varlığı haricinde bir paya tanınabilecek en fazla oy hakkı 15’tir.

Yönetim Kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyaz, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine veya azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmasıdır. Bu hak, yönetim kurulu üyelerinin belirli bir grubu oluşturan pay sahipleri, pay grupları veya azlık arasından seçileceği şeklinde tanınabileceği gibi, anılan kişi veya grupların yönetim kurulu için aday önerme hakkına sahip olması şeklinde de olabilir. Örneğin, yönetim kurulu üyelerinin A grubu paya sahip olan pay sahipleri arasından seçileceği veya A grubu pay sahiplerinin yönetim kurulu için aday gösterme hakkına sahip olduğu haller bu imtiyaza örnek gösterilebilir. Halka açık şirketler bakımından bu hak yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz.

İmtiyaz şirketler bakımından yeni kaynak yaratmak için kullanılabilirken, özellikle şirketlerin halka açılma süreçlerinde mevcut hissedarlar bakımından imtiyaz yaratılması ile karşılaşılabilmektedir. Buna karşın, imtiyazların bulunması belirli hallerde şirketin yönetimi bakımından olumsuz sonuçlar da doğurabilmektedir. Özellikle, aile şirketlerinin çeşitli imtiyazlarla halka açılması sonucu, bu şirketlere sonradan ortak olan yatırımcıların yönetime katılma hakları oldukça sınırlı olmaktadır. Şirketlerin kötü yönetilmesi ve zarar etmesine karşın yönetim kontrolünün değişmeyeceğinin bilinmesi de mevcut yönetimleri atalete sevk etmekte, bu da şirketlerin kötü yönetimini sürekli hale getirebilmektedir. Bu durumdan hareketle belirli hallerde imtiyazların Kurul kararı ile kaldırılması düzenlenmiş olup, Tebliğ ile bu sürecin işleyişine ilişkin olarak detaylı düzenlemeler getirilmiştir.

Tebliğe göre Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği (II-14.1) uyarınca hazırlanmış konsolide veya bireysel yıllık finansal tablolarına göre üst üste beş yıl dönem zararı eden halka açık ortaklıklarda faaliyetlerin zorunlu ve makul kıldığı haller nedeniyle muafiyet olması hali hariç olmak üzere Kurul kararı ile oy hakkına ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyaz kaldırılacaktır. Beş yıllık süre, halka açık ortaklık statüsünün kazanıldığı yıldan sonra başlayan ilk yıllık hesap dönemi itibariyle başlayacaktır. Özel hesap dönemine sahip olan halka açık ortaklıklar bakımından ise 2014 yılı içinde sona eren yıllık özel hesap dönemi esas alınacaktır.

Zarar tespiti şu şekilde yapılacaktır:

  •  Bağımsız denetime tabi şirketler bakımından, bağımsız denetimden geçmiş ve kamuya açıklanan finansal tablolar esas alınacaktır.
  • Dönem zararının tespitinde kullanılan finansal tablolara ilişkin bağımsız denetçi görüşünün şartlı görüş (sınırlı olumlu görüş) içermesi durumunda, denetçi görüşünden ilgili şartın dönem zararına etkisinin tutar olarak tespit edilebilmesi durumunda, dönem zararının tespitine ilişkin yapılacak değerlendirmede şarta konu edilen husus dikkate alınır.
  • Dönem zararının tespitinde kullanılan finansal tablolara ilişkin bağımsız denetçi görüşünün olumsuz olması veya görüş bildirmekten kaçınılması durumunda, ilgili finansal tabloların yönetim kuruluna sunulmasından itibaren sekiz ay içinde yeniden hazırlatılmalarına kadar geçecek süre zarfında Kurulca imtiyazların kaldırılmasına yönelik herhangi bir değerlendirmede bulunulmaz. Sekiz aylık süre içinde olumsuz görüş verilmemiş veya görüş vermekten kaçınılmamış şekilde yeni finansal tabloların yönetim kurulu tarafından hazırlatılmaması durumunda, dönem zararının tespiti kapsamında yapılacak değerlendirmede olumsuz görüş veya görüş vermekten kaçınılmış finansal tablolar Kurulca resen dikkate alınır ve ilgili finansal tablolar dönem zararı ile sonuçlanmış finansal tablolar olarak kabul edilir.
  • Yatırım ortaklıklarının bağımsız denetimden geçmiş yıllık konsolide finansal tabloları ile birlikte bağımsız denetimden geçmiş yıllık bireysel finansal tablolarını da hazırlayarak kamuya açıklamaları durumunda, ortaklıkların dönem zararı elde edip etmediklerine dair tespit konsolide finansal tablolar üzerinden yapılır.

İstisna: Üst üste 5 yıl dönem zararı eden halka açık ortaklıklar, beşinci hesap dönemine ait finansal tablolarını kamuya açıkladıkları tarihten itibaren 20 iş günü içinde varsa söz konusu 5 hesap döneminin tamamında ya da herhangi birinde dönem zararına neden olan faaliyetlerinin makul ve zorunlu kıldığı hallere ilişkin açıklamalarını Kurula iletebilir. Makul ve zorunlu halin varlığına ilişkin Kurulca yapılacak değerlendirmede, halka açık ortaklık yönetiminin kontrolü dışında gelişen, ekonomiyi, sektörü ya da şirketi etkileyen olumsuzluklar ve benzeri durumlar dikkate alınır. Kurul, bu düzenlemeye uygun olarak dönem zararına yol açan faaliyetlerin makul  ve zorunlu olduğunu değerlendirirse, oy hakkı ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyazlar kaldırılmayarak, devam ettirilecektir.

Kurulun imtiyazların kaldırılmasına ilişkin karar vermesi halinde işletilecek süreç: Kurulun imtiyazların kaldırılmasına ilişkin verdiği karar tarihi itibariyle imtiyazlar kullanılamaz hale gelecektir. İmtiyazların kaldırılması karşılığında herhangi bir menfaat talep edilemeyecektir. Şirket, Kurulun kararının bildirildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde esas sözleşmesinde imtiyazların kaldırılmasına ilişkin gerekli değişiklikleri yapmak için Kurula başvurmak ve Kurulun uygun görüşü akabinde ilk genel kurul toplantısında esas sözleşme değişikliğini gündemine almakla yükümlüdür. Anılan süre içerisinde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde Kurul resen genel kurul gündemine ilgili maddeyi ekletir. Genel kurul toplantısında esas sözleşmenin gerçek duruma uygun hale getirilmesi için karar alınması zorunludur.

İmtiyazların kaldırılması ilişkin Kurulun karar vermesi halinde mevcut oy haklarının yüzde ellisine sahip olması nedeniyle yönetim kontrolünün el değiştirmesi söz konusu olabilecektir. Bu halde, pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmayacağı açıkça düzenlenmiştir.

Tebliğ ile getirilen hükümlerden ilgili şirketin yönetim kurulu sorumlu olup, herhangi bir usulsüzlük durumunda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu doğacaktır.

Anılan düzenleme ile , halka açık şirketlerin belirli hallerde oy hakkı ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin olarak getirmiş oldukları imtiyazların kaldırılması öngörülmüş olup, şirketlere herhangi bir şekilde kayyum veya yönetim kurulu üyesi atanmasına yönelik hüküm getirilmemiştir.

(15.01.2020)

Av. Derya ŞAHİNER